Büyük velîlerden İbrahim Ethem Hazretleri, hacca gitmeye karar verir ve yaya olarak yola çıkar. Yolda giderken, cins devesi üzerine kurulu, mağrur bir kabîle reisine rastlar.
Reis, İbrahim Ethem Hazretleri’nin yaşlı hâliyle tek başına yola
çıkmış olmasına ve görünürde de bir azığının bulunmamasına çok şaşırır. Bu
sebeple de tuhaf bakışlarla sorar:
“ –Ey ihtiyar, nereye
gidiyorsun böyle? ”
İbrahim Ethem Hazretleri ise
sükûnetle:
“ –Haccetmek niyetiyle Kâbe’ye
gidiyorum. ” diyerek cevap verir.
Aldığı bu cevap üzerine kabile reisinin tuhaf bakışları, yerini alaycı bir tebessüme bırakır. Bir müddet böyle devam eder. Sonra da küçümseyici bir tavırla:
“ –Be hey ihtiyar! Deli misin,
dîvâne misin sen ya hu… Bineğin yok… Azığın yok… Bunun yanında yol ise çok
uzun. Hem de çook uzun. Sen bu zayıf ve ihtiyar hâlinle Kâbe’ye nasıl
varacaksın? Bu uzun yolda nasıl dayanacaksın? ” der.
İbrahim Ethem Hazretleri, karşısındaki gâfil insanın gönlünü
uyandırabilmek ümîdi ile:
“ –Aslında benim birçok bineğim
var; ama sen onları göremiyorsun. ” diyerek cevap verir.
Duyduğu bu sözler üzerine Reis, alaycı tavrına devamla:
“ –Ne olur bunları açıkla da
ben de bileyim. ” der.
İbrahim Ethem Hazretleri ise sükûnet hâlini hiç bozmadan:
“ –Dinle öyleyse. ” deyip
ilâve eder:
“ –Benim Sabır adlı bir
bineğim vardır ki, başıma bir belâ geldiğinde onunla yoluma devam ederim.
Şükür adlı
bir bineğim vardır ki, nîmete kavuştuğum zaman onunla nice menziller geçerim.
Yine önleyemeyeceğim ve kusurum olmayan bir kazaya uğradığım
zaman, Ben gaybı bilmiyorum, olanda benim için hayır vardır derim, Rızâ adlı
bineğimin usluluğuyla maksûduma ererim. ”
Bunları dinleyen reisin alaycı tavrı, yerini birden şaşkınlığa
bırakır. Hayretle tekrar sorar:
“ –Daha başka neyin var? ”
“ –Bir de şu var ki, nefsim
dünyevî bir arzuya yöneldiği vakit; kabirlerde benden çok daha küçük yaşta,
hattâ gencecik insanların yattığını düşünerek, nefsime uymaktan sakınırım. Zira
her insan ölecek yaştadır. ”
Bu sözlerle derin bir tefekküre dalan kabile reisi, İbrahim
Ethem Hazretleri’ne uzun uzun bakar ve sonra dudaklarından şu sözler dökülür:
“ –Desene, asıl yaya benmişim
de hakîkatte binekli olan sen mişsin ey ihtiyar. Var yoluna devam et. Zira bu
zarif ve hakîkate vâkıf olan gönülle sen, nasıl olsa muradına ereceksin. ”
0 Comments
Yorum Gönder