Yüce Allah, bir emri vahy etmek istediği zaman, Allah'ın emrinin korkusundan gökleri, son derecede şiddetli bir titreme alır.
Melekler de, İlahi Kelamı, düz ve sert bir kayaya çarpan demir zincirin çıkardığı korkunç bir ses gibi işitince, Allah'ın kelamına karşı duyulan derin haşyetten dolayı kanatlarını çırparak baygın düşüp secdeye kapanırlar.
Ayılıp secdeden ilk başını kaldıran, Cebrail Aleyhisselam olur.
Yüce Allah, O'na vahylerinden dilediğini söyler.
Cebrail Aleyhisselam diğer meleklerin yanına gelinceye kadar, öteki melekler öylece baygın kalırlar. Melekler O'na:
"Ey Cebrail! Rabbimiz ne buyurdu?" diye sorarlar.
Cebrail de:
"Hakkı buyurdu. En yüce, en büyük olan O' dur." der.
Meleklerin hepsi de, Cebrail Aleyhisselam'ın söylediği gibi söylerler.
Kuran-ı Kerim'de peygamberler dışında bazı kimselere de vahiy gönderildiği bildirilir. Bunlardan biri Hz. Musa'nın annesi veya Hz. İsa'nın annesi Meryem'e olduğunu düşünenlerde vardır. Yüce Allah, Hz. İsa'nın havarilerine de vahiy indirmiş ve onlardan kendisine ve peygamberlerine iman etmelerini vahyetmiş, onlarda iman ettiklerini söylemişlerdir. Çünkü, Allah'ın melek aracılığıyla kelâmını tebliğ ettiği insanın mutlaka peygamber olması şart değildir. Nitekim, Kur'an da meleklere vahyedilmesinden de söz edilir. (Enfal, 8/12)
Alimlerin çoğunluğu vahyin sadece peygamberlere verildiğini, insanlarla ilgili vahyin ilham manasında olduğunu kabul eder.
Vahyin Geliş Türleri Yedidir.
Vahyin geliş türlerinden birincisi:
Uykuda görülen ve görüldüğü gibi apaçık ortaya çıkan Rüya tarzıdır. Peygamberlerin rüyaları vahiydir.
Örnek vermek gerekirse, İbrahim Aleyhisselam'a İsmail Aleyhisselam hakkında ki ilahi emir, rüyasında verilmişti.
Peygamberlerin gözleri uyusa da, kalpleri uyumaz.
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam, hadisi şeriflerinde:
"Ey Aişe! Benim gözlerim uyur, kalbim uyumaz. Bana Ey Muhammed! Gözlerin uyusun, kulağın işitsin, kalbin de ezberlesin buyuruldu. Gözlerim uyudu, kulağım işitti ve kalbim de ezberledi. " buyurmuşlardır.
Vahyin geliş türlerinden ikincisi:
Vahy edilecek kelamın melek görünmeksizin, peygamberin kalbine ilka (indirme, ilham) buyrulmasıdır.
Peygamberimiz, kalbine ilka olunan şeyin, ilhamdan ibaret olmadığını, Ruhulkudüs'ün (Cebrail Aleyhisselam) Allah'tan getirdiği bir vahiy olduğunu kesin olarak bilirdi.
Vahyin geliş türlerinden üçüncüsü:
Vahy meleğinin, insan suretine girerek vahy edilecek şeyi, peygamberlere tebliğ etmesidir.
Ashaptan: "Ya Resulallah! Vahy, sana nasıl gelir? " diye sorulduğu zaman
Muhammed Aleyhisselam:
" Bazı kere melek, benim için insan suretine girer ve benimle konuşur. Ben de, onun söylediklerini iyice bellerim. Bu, bana vahyin en kolay gelenidir." buyurmuşlardır.
Cebrail Aleyhisselam, Peygamberimiz Muhammed Aleyhiselm'a çoğu kere ashaptan Dihye b. Halife el-Kelbi suretinde gelerek ona vahiy tebliğ etmiştir. Eshabı Kiramın da onu gördükleri olurdu.
Bu tür vahiylere açık (zahir) vahiy denir. Ayrıca alimlerin ilham manasında kabul ettiği vahiy tarzını da gizli (batın) vahiy denir.
Vahyin geliş türlerinden dördüncüsü:
Bu tarz vahy, en zor ve en güç olanıdır. Vahyin dehşet saçan bir çıngırak, çan sesi gibi uğuldayarak gelişidir. İşitilen b u ses, ya vahy meleğinin kendi sesi, ya da kanatlarının uğultusu idi.
"Ya Resallah! Sana, vahy nasıl gelir? " sorusuna Peygamberimiz Aleyhisselam'ın verdiği cevapta, vahyin bu tarzı şöyle açıklanmış:
"Vahy bazan bana, çıngırak sesi gibi gelir ki, vahyin bana en ağır geleni de budur. Vahy hali benden kalkınca, meleğin bana söylemiş olduğunu iyice bellemiş olurum." buyurmuştur.
"Ya Resulallah! Vahyin gelişini sezer misin? " diye sorulduğu zaman da, Peygamberimiz AleyhisselamÇ
"Evet. Sesi işitir ve susarım. Bana hiç bir sefer bu tarzda vahyolunmamıştır ki, ruhum alınıyor olduğunu sanmış bulunmamayayım. " buyurmuştur.
Ashabı Kiramın görüp anlattıklarına göre:
Vahyin inişi sırasında Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'a, ağır bir sıkıntı basar, yüzü gül gibi olur, gözlerini kapar ve başını önüne eğerdi.
Yanında bulunanlar da, başlarını önlerine eğerlerdi. Peygamber Aleyhisselam, o hallerinde çabuk çabuk nefes alırdı. En soğuk günde bile, alnından inci taneleri gibi ter dökülürdü.
Vahy hali sona erinceye kadar, yanında bulunanlardan hiç biri başlarını kaldırıp Peygamberimizin yüzene bakmazlardı.
Vahyin ağırlığı veya hafifliği, inen surenin ağırlığı veya hafifliği ile orantılı bulunurdu. Yani, inen vahy, sevindirici ve mücdeleyici mahiyetinde ise, Cebrail Aleyhisselam beşer suretinde gelir ve Peygamber Efendimize bir güçlük vermezdi.
İnen vahy, azap ve korkutmakla ilgili ise, dehşet saçan bir çan, çıngırak sesiyle uğuldayarak gelirdi.
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselm'a deve üzerinde bulunduğu sırada da, vahy gelirdi. Devenin inen vahyin ağırlığına dayanamadığı, bacaklarının iki yana ayrıldığını, büküldüğü, kırılacak gibi olduğu, bazan da çöktüğü görülürdü.
Vahyin geliş türlerinden beşincisi:
Cebrail Aleyhisselam'ın asli suretiyle görünerek Yüce Allah'ın dilediğini, Peygamber Aleyhisselam'a vahy etmesidir.
Bu da, iki kere olmuştur. Peygamberimiz Aleyhisselam, Cebrail Aleyhissem'ı asli suret üzere altıyüz kanadıyla iki defa yerle gök arasını doldurur bir halde görmüştür.
Vahyin geliş türlerinden altıncısı:
Yüce Allah'ın Mirac gecesinde olduğu gibi, göklerin üstünde Peygamberimiz Aleyhisselam'a, uyanık iken, perde arkasından hitabda bulunması, ya da uyurken, arada vahy meleği bulunmaksızın Peygamberimizle konuşmasısdır.
Vahyin geliş türlerinden yedincisi:
Yüce Allah'ın, arada vahy meleği bulunmaksızın Peygamber Aleyhisselam'a doğrudan doğruya hitab buyurmuş olmasıdır.
Peygamber Efendimizin bildirdiklerine göre; Mirac gecesinde Cebrail Aleyhisselam, Peygamberimizi, Kaza ve Kaderi yazan kalemlerin cızırtılarını işitilecek kadar yüksek bir yere çıkardı. Peygamber Efendimiz orada Refref'in (ipek döşek) üzerine oturdu.
Cebrail Aleyhisselam Peygamberimizden ayrıldı.
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam, dilediğini yaptırmaya kadir olan Rabb'ine yükseltilip yaklaştırıldı. Kendisinden bütün sesler kesildi.
Yüce Rabb'inin:
"Korkma Ya Muhammed! Yaklaş! Yaklaş!" diye buyurduğunu işitmeye başladı.
Nihayet, hiç kimsenin hiç bir4 zaman erişememiş olduğu yakınlık Makamına ve İlahi huzura kabule, İlahi ikram ve ihsana nail olarak Rabb'ini gördü.
Yüce Allah, Mirac gecesinde Peygamberimiz Aleyhisselm'a vahy etmek istediğini, istediği şekilde vahy etti.
Sonuç olarak; Vahy konusu tefsir ve kelam kitaplarında incelenmiş, ayrıca bu alanda müstakil eserlerde yazılmıştır. Vahyin mahiyetinin kavranması ve gerçekleşme şeklinin bilinmesi insan için mümkün değildir.
0 Comments
Yorum Gönder