Fal genelde bazı alet ve vasıtalarla ya da bazı yöntemlerle tahminlerde bulunma, içinde bulunulan zamanla ve gelecekle ilgili yorumlar yapma işidir. Kehanet ve bakıcılıkla ilgili ortak yönleri varsa da aslında fal farklıdır. Çünkü; kehanet ve onun özel bir şekli olan bakıcılık cinler yardımıyla veya bakış, seziş gibi özel yeteneklerle icra edilmektedir. Falcı bazı teknikler, kurallardan anlamlar çıkarıp olumlu veya olumsuz sonuçlara ulaşır. Ayrıca falda şimdiki zamanla veya gelecek zamanla ilgili bir tahminler söz konusudur. Bu nedenlerle falcı, kahin ve bakıcıdan farklıdır. Falın değişik türleri vardır. Başlıca fal türleri:
Elde ki çizgilerden kişinin geleceğini okuma türüne El Falı denir. Kuşların uçuş şekli ve seslerinden bir anlam çıkararak gelecek hakkında bilgi verme türüne Kuş Falı denir. Bazı hayvanların karaciğer, bağırsak gibi iç organlarına bakarak yorum yapma türüne İç Organlar Falı denir. İnsanın doğduğu günü dikkate alarak o günkü yıldızların konumu, göğün durumu ve insan üzerinde ki etkilerinden hareketle onun kaderi hakkında yorum yapma türüne Yıldız Falı denir. Üzerinde çeşitli şekil ve semboller bulunan iskambil, tarot gibi kağıtların çeşitli şekillerde açılıp dağıtılması ortaya çıkan sonucu yorumlama türüne Kağıt Falı denir.
Bunların dışında kum falı, zar falı, ateş falı, su falı, kitap falı, çay falı ve, kahve falı gibi türleri vardır. Bu tür fal çeşitleri ayette buyurulduğu üzere; "Şeytan işi bir pisliktir" (Maide, 5/90)
Kâhin, gözle görülmeyen varlıklardan özel olarak bilgi aldığını iddia eder. Bazı teknikler, kurallar ve belirli şeylerden anlamlar çıkararak bazı sonuçlara ulaştığını iddia eder.
Bakıcı ise, kâhine benzer ama kâhinden farklı olarak ateşe, suya, yağa ve diğer bazı şeylere bakarak belirli işlemler yapar.
Sihir ve büyü, mevcut durumu iyiye yahut kötüye yönlendirmeyi ön plana alır.
Büyünün de; ak büyü, kara büyü, temas büyüsü, aktif büyü, pasif büyü ve taklit büyüsü gibi çeşitleri vardır.
Cinler de insanlar gibi Allah'ın kullarıdır. İman edenleri de etmeyenleri de vardır. Onlar da insanlar gibi gaybı bilmezler ve Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. "Göklerin ve yerin gaybı sadece Allah'a aittir" (Hud, 11/23) Bu nedenle cinlerle irtibat kurup gelecekten bilgi aldıklarını iddia edenler yalancıdır. Bu husuta Müslamana düşen; Peygamber Efendimiz (S.A.V.) in tavsiyesine uyarak Felak ve Nas surelerini okumaktır.
Bunlara rağmen fal, kehanet, bakıcılık, sihir, büyü gibi, şeyler kutsal kitaplarda yasaklanmıştır. Tevrat'ta, "Gizli şeyler Allah'ımız Rabbindir" (Tesniye 9/29) cümlesiyle gayb bilgisinin Allah'a ait olduğu, bu alandan uzak durulması gerektiği vurgulanarak yasaklanmıştır. Bu işlerle uğraşanların öldürülmeleri emredilmiştir.
Kuran-ı Kerimde geçen sihir kelimesi büyü anlamını da taşımakla birlikte sihir büyüden daha geniş kapsamlıdır. İslam dini büyük günahlar arasında saydığı büyücülüğe şiddetle karşı çıkmış, Kur'an ve hadiste sihir kökünden kelimeler kullanılmak suretiyle bu iş açık ve kesin şekilde yasaklanmıştır.
Kuran-ı Kerim'de fal kelimesi geçmemekle birlikte her türlü gayb bilgisini Allah'ın bildiğini, O'nun bu bilgilerden dilediğini ancak dilediklerine bildireceğini vurgulayarak (Enam 6/50, Ali İmran 3/179, Nahl 16/77 ve Cin 72/26-27) cahiliye dönemi adetlerinden şans okları ile fal tutup kısmet arama uygulaması şiddetle yasaklanmıştır.
Ayetlerde ve hadislerde gaybı bilme, insanın kaderini değiştirme iddiası taşıyan, Allah'tan başka varlıklardan yardım alma gayesi güden, insanların sağlam bilgi kaynaklarına başvurmasını engelleyen her türlü hurafe, batıl inanç ve uygulamalar yasaklanmıştır.
Kehaneti ve kâhinlerin eylemlerini kesinlikle hoş karşılamayan Hz. Peygamber'in, bütün fal çeşitlerini yasakladığı bilinmektedir. (Ebu Davut, Tıb 23) Ayrıca bu gibi şeylere itibar ederek bunlara inananların Muhammed'e indirileni inkar etmiş sayılacağını bildiren pek çok hadis vardır. (Müslim, Selam,125 ; İbni Mace, Taharet, 122; Tirmizi, Tahret,102) Allah Resulü (S.A.V.) "Allah'a şirk koşmak ve sihir yapmak gibi insanı helake götüren şeylerden sakının" buyurmaktadır. Yine; "Kim Allah'ın indirdiklerini kabül etmeyip bir kâhine, medyuma gider ve onun sözlerini tasdik ederse Hz. Muhammed'e indirileni inkâr etmiş olur"(İbni Mace, Taharet,122)
Türkiye'de de bu tür faaliyetler, 1925 yılında tekke ve türbelerle ilgili kanunla yasaklanmıştır. Buna rağmen günümüz insanı kendi geleceğine, uzakta bulunan birinin durumuna ilişkin bilgiler almak, yakınlarından birinin sağlığına, çalınan veya yitirilen bir eşyanın yerini öğrenmek gibi falcılık ve büyücülük gibi bir takım esrarengiz yöntemler uygulayan, insanların gaybı ve geleceği bilme hususunda ki zaafını istismar eden ve kendilerini ilgi uyandırıcı adlar ve ünvanlarla topluma duyurmaya çalışan bazı kişilere başvurmaktadırlar. Gazete ve dergilerde yer alan, bazı televizyon kanallarında çeşitli adlarla yayımlanan yıldız falları, modern iletişim araçlarının kullanımını özendiren çeşitli özel hatlar, ülkemizde yasaklanmasına rağmen, toplumumuzda ne ölçüde yaygınlaştığını ve denli tedbir alınması gerektiğini göstermektedir.
Cenabı Hak, "Biz Kur'an'ı müminlere şifa ve rahmet olması için indirdik " buyurmaktadır. Kur'an'ı Kerim okumak, anlaşılmak ve yaşanmak için gönderilmiştir. Ferdi ve içtimai sıkıntılarımızın çaresi ondadır. Hastalıklarımızın şifasına yönelik tıbbi tedavi yollarına başvurmakla beraber, Kur'an okumak ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'in dualarıyla Allah'a niyazda bulunmak, bedenimize sıhhat, ruhumuza sakinlik verir. Ancak; Kur'an ayetlerini veya duaları bir kağıda yazarak veya üfleyerek kazanç elde etmenin dinimizde asla yeri yoktur.
Bütün bu batıl inanç ve hurafeler, sağlam bir tevhid inancının ve sağlıklı bir din anlayışının olmadığı ortamlarda zemin bulmaktadır.
Öyleyse; dinimizin değerlerini ve insanımızın duygularını istismar edenlere karşı uyanık olalım. Kendi dertlerine deva, hastalıklarına şifa olamayan hurafecilere asla aldanmayalım. Unutmayalım ki; Allah'ın izni olmadan hiçbir kimse ve hiçbir yöntem kişiye ne fayda sağlayabilir ne de zarar verebilir. Takdir, sadece ve sadece Allah'a aittir. Son söz olarak; "Kim Allah'a dayanıp güvenirse Allah ona yeter" (Talak, 65/3)
0 Comments
Yorum Gönder