img.jpg- Hz. Davud Aleyhisselâm-kuranbahcesi.blogspot.com
Hz. Davud Aleyhisselâm'ın Kur'an-ı Kerim'de belirtilen özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Allah, İsrailoğulları'nı savaşın şiddetinden korumak için Hz. Davud'a demiri yumuşatarak işleyip zırhlar yapmasını bildirmiştir. (Enbiya 21/80, Sebe 34/10-11)

Allah, dağları ve kuşları onun Hz. Davud'un buyruğuna vermiş, onlarda akşam sabah onun tesbihine katılmışlardır. (Enbiya 21/29, Sebe 34/10, Sad 38/18-19)

Davud Aleyhisselâm'ın sesi hem çok gür, hem de çok güzeldi. Hz. Davud Zebur'u okumaya başladığında; kurt kuş durup onu dinler, sesinden dağlar yankılanırdı.

Davud Aleyhisselâm, sesinin güzelliği yanında süratli okuyuşuyla da tanınmıştı. 

Ebu Hureyre'den nakledilen bir hadisi de Rasulullah şöyle buyurmuştur:

"Davud'a kıraat kolaylaştırılmıştır. O bineğinin hazırlanmasını emreder, daha bineği hazırlanmadan Zebur'u okurdu, ayrıca; yalnız kendi el emeğini yerdi. Öte yandan Hazreti Peygamber, Hz. Davud'un her gecenin yarısında uyuduğunu, üçte birinde namaz kıldığını, altıda birinde yine uyuduğunu haber vermiştir.   "

Davud Aleyhisselâm'ın günah işlemekten titizlikle kaçındığı, Allah'ı çok zikrettiği, ibadete ve salih amale düşkün olduğu Kur'an-ı Kerim'de belirtilmektedir. (Sad 38/17) 

Davud Aleyhisselâm, İsrailoğulları'na kral olduktan sonra, kılık değiştirip halk arasına karışmayı, kendisinin icraat ve gidişatı hakkında soruşturma yapmayı adet edinmişti.

Çarşıda pazarda gördüğü kimsenin hemen yanına varıp ona;

-"Davud hakkında ne dersin?" diye sorar, o da onu över ve hayırlı olduğunu söylerdi.

Kendisi hakkında soruşturma yapıp da; ibadette, gidişatta ve adalette hayırlı olduğunu övmeyen  bir kimse yoktu.

Davud Aleyhisselâm, böyle her karşılaşıp sorduğu kimselerden;

" O, kendisi için de, ümmeti için de, Allah'ın  yarattıklarının hayırlısıdır." cevabını aldığı günlerden bir günde; Yüce Allah insan suretine koyduğu bir meleği, onunla karşılaştırdı.

Davud Aleyhisselâm, onu görünce adedi olduğu üzere, başkalarına sorduğu gibi ona da sordu:

-"Şu kral Davud hakkında ne dersin?" dedi.

Melek insan:

-"O, ne iyi adamdır. Kendisi ve ümmeti için insanların hayırlısıdır. Ne olurdu, kendisinde olan bir şey de olmasaydı o zaman kamil olurdu." dedi.  

Davud Aleyhisselâm, buna hayret ve merakla:

-"Ey Allah'ın kulu nedir o şey? " diye sordu.

Melek insan:

-"Davud, beytulmaldan, müslümanların malından  yiyor, ev halkınada yediriyor. Ne olurdu o ev halkına yedirmeseydi. Keşke kendisi elinin emeğinden yeseydi faziletlerini tamamlardı." dedi.

Bu, Davud Aleyhisselâm'ı uyarmaya yetti, Yüce Allah'a:

"Ey Allah'ım! Rızkın en güzeli hangisidir?" diye sordu.

"Ey Davud! Elinin emeğidir" diye buyuruldu.

Davud Aleyhisselâm hemen geri döndü. Kendisi ve ev halkını beytulmale muhtaç etmeksizin elinin emeğiyle geçindirecek bir geçim yolu ihsan etmesini, bir sanat öğretmesini ve onu kendisine kolaylaştırmasını Yüce Allah'tan diledi.

Yüce Alllah da, ona demiri hamur gibi yumuşatacak bir kudret ihsan etti. Demir ateşe sokulmadan, çekiçle vurulmadan Davut Aleyhisselâm'ın elinde mum, hamur ve çamur gibi olur ve Davud Aleyhisselâm onu istediği şekle koyardı.

Yüce Allah, ona zırh gömlek yapma sanatını da öğretti. Bu, Yüce Allah'ın onun için seçtiği bir sanattı.

Davud Aleyhisselâm, zırh gömlek yapanların ilki olduğu gibi, onu giyenlerin de ilki oldu.

Ondan önce zırh, gömlek halinde değil, levha halinde yapılır ve kullanılırdı. 

Davud Aleyhisselâm her gün, bir zırh gömlek yapar, yaptığı her zırhı dört bine satar, bundan hem kendisinin, hem  ev halkının geçimini sağlar ve hem de yoksullara tasaddukta bulunurdu.   

Rivayete göre; kazancının üçte birini hemen fakirlere tasadduk eder, üçte biri ile kendisine ve ev halkına yetecek kadar geçimlik satın alır, üçte birini ise, başka bir zırh yapıncaya kadar yanında tutardı. 

Davud Aleyhisselâm'ın, hurma yaprağından yaptığı zembili çarşıya gönderip sattırarak onun parasıyla da geçindiği de rivayet edilir.

Yüce Allah; ona ibadet için büyük güç ihsan etmişti. Davud Aleyhisselâm, Allah'a ibadet için en faziletli vakitleri araştırırdı.

Nitekim bir gün Cebrail Aleyhisselâm'a:

-"Ey Cebrail! Hengi gece efdaldir? diye sormuş.

Cebrail Aleyhisselâm da:

-"Ey Davud! Seher vaktinde Arş'ın titreyişinden başkasını bilmiyorum." demişti.

Davut Aleyhisselâm çok ağlardı. Yere kapanıp o kadar ağlardı ki  göz yaşından otlar yeşerirdi.

Yüce Allah:

-"Ey Davud! Ne istiyorsun? Malını, çocuklarını, ömrünü, saltanatını artırmamı mı istiyorsun? diye Vahy etti."

Davud Aleyhisselâm:

-"Ya Rabb! Beni yarlığa! demiş ve yarlığanmıştı.  

Davud Aleyhisselâm, insanların en çok sabırlısı ve öfkesini en çok yeneni idi. 

Davud Aleyhisselâm zamanında İsrailoğulları öldürücü bir taun (veba)  hastalığına yakalanmışlardı.

Davut Aleyhisselâm İsrailoğullarını Beytülmakdis'te bir yere götürmüş, Sahra'nın yerinde durup taunu onlardan kaldırmasını, onların kabüllendikleri üç gün kütle halinde ölme cezasından affedilmelerini orada Allah'tan dilemiş, Allah'ta onun duasını kabul ederek  onlardan ölümü ve taunu kaldırmıştı.

Davud Aleyhisselâm, o sırada meleklerin ellerinde ki sıyrılmış kılıçlarını kınlarına sokarak Sahra'dan semaya, altın merdivenden yükseldiklerini görmüş ve İsrailoğullarına: 

-"Yüce Allah, size ihsan ve merhamet etti. Ona, şükrünüzü yenileyiniz." demişti. 

İsrailoğulları da:

-"Bize ne yapmamızı emredersin?" diye sordular.

Davud Aleyhisselâm:

-"Allah'ın size merhamet ettiği şu Kaya'nın üzerini mecid edinmenizi emrediyorum. Çünkü; orası mescid edinmeye layık bir yerdir. Onun içinde siz ve sizden sonrakiler, Allah'ı zikirden uzak kalmayacaklardır." dedi.

Bunun üzerine orada bir mescid yapmak istedikleri zaman, yanlarına iyi halli, fakir bir adam gelip İsrailoğullarına:

-"Benim bu yerin içinde bir yerim vardır ki, benim ona ihtiyacım var. Beni, hakkımdan men etmeniz  size helal olmaz." dedi.

İsrailoğulları:

-"Ey Kişi! İsrailoğullarından şu Kaya üzerinde senin hakkın gibi hakkı olmayan bir kimse yoktur. Sen, onların en pintisi olma ve bu hususta,  bizi sıkıntıya sokma." dediler. 

Fakir adam:

-"Ben hakkımı biliyorum. Siz ise hakkınızı bilmiyorsunuz." dedi.

İsrailoğulları:

-"Rızan ile gönlünden koparak vermezsen, biz onu senden zorla alırız." dediler.

Fakir adam:

-"Siz buna Allah'ın hükmünde, Davud'un hükmünde bir dayanak buldunuz mu? " dedi.

Durum, Davud Aleyhisselâm'a haber verildi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Onu, razı ediniz." dedi.

İsrailoğulları:

-"Ey Allah'ın peygamberi. Orayı, ondan kaça satın alalım?" diye sordular.

Davud Aleyhisselâm:

-"Onu, yüz koyuna satın alınız." dedi.

Fakir adam:

-"Ey Allah'ın peygamberi! Bana, biraz artır." dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Onu, yüz sığıra satın alınız." dedi.

Fakir adam:

-"Biraz daha artır." dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Onu, yüz deveye satın alınız." dedi.

Fakir adam:

-"Ey Allah'ın peygamberi!  Biraz daha artır. Sen, bunu Allah için satın alıyorsun. Allah ise, Kerim'dir, pinti değildir." dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Haydi sende bir şey söyle, bu hususta bir  hüküm ver." dedi.

Fakir adam:

-"Hakkımı, bir zeytun, bir hurma ve bir üzüm bahçesi karşılığında satın alın." dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Olur." dedi.

Fakir adam:

-"Onu, sen Yüce Allah için satın al, pintilik etme." dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Sen, dilediğini iste." dedi.

Fakir adam:

-"Sen, Allah katında benden daha şereflisindir. Onun karşısında, oğluma yüksek bir duvar yaptır ve onu altınla, istersen gümüşle doldur. " dedi.

Davud Aleyhisselâm:

-"Bu kolaydır." dedi.

Fakir adam, İsrailoğullarına dönüp:

-"Bu, o muhlis tevbekârdır." dedikten sonra Davud Aleyhisselâm'a:

-"Ey Allah'ın peygamberi. Allah'ın benim bir tek günahımı bağışlaması, bana bağışlanacak her şeyden daha sevgilidir. " dedi.

Mescid-i Aksa arsası hakkında ki başka bir rivayette, fakir adam yerine bir genç gösterilir ve hadise şöyle anlatılır:

Davud Aleyhisselâm, arsa sahibi gencin yanına varıp:

-"Ben, burada oğluma, Allah rızası için bir mabet yapmakla emrolundum."

 der. Genç:

-"Allah, sana burayı benim rızam olmaksızın, almanı da emretti mi? " diye sorar.

Davud Aleyhisselâm:

-"Hayır."  der.

Yüce Allah, Davud Aleyhisselâm'a:

"Yeryüzünün hazinelerini senin emrine verdim. Onu razı et." diye Vahy eder.

Bunun üzerine, Davud Aleyhisselâm gencin yanına gidip:

-"Seni razı etmek için emrolundum." der.

Genç:

-"Kabul ettim ey Davud! Fakat, sorarım sana, bu yer mi daha hayırlı ve kıymetlidir? Yoksa, bir kantar altun mu? "  der.

Davud Aleyhisselâm:

-"Hayır. Senin yerin daha hayırlı ve kıymetlidir. " diye cevap verir.

Genç:

-"Öyle ise, beni razı et." der

Davud Aleyhisselâm:

-"San üç kantar" der.

Fakat, genç beni razı et demeye devam eder.

Davud Aleyhisselâm dokuz kantara kadar yükseltir.

Yeri satın aldıktan sonra, mescidin inşasına başlar. Duvarların örülmesi bittiği sırada, üçte ikisi yıkılır.

Davud Aleyhisselâm, mescidin yapımını tamamlayamadan vefat etmiş ve tamamlanmasını oğlu Süleyman Aleyhisselâ'a vasiyet etmiştir.  

Kitab-ı Mukaddes'e göre Davud Aleyhisselâm; otuz yaşında kral olmuş, yedi yıl altı ay Hebron'da, otuz üç yıl Kudüs'te  olmak toplam üzere kırk yıl altı ay saltanat sürdükten sonra yetmiş bir yaşında vefat etmiş.