500 yaşından sonra Sâm, Hâm ve Yâfes adında 3 oğlu dünyaya gelir. Nûh Aleyhisselâm zamanında insanlar çok bozulmuştu. Vedd, Süva, Yagus, Yauk ve Nesr diye anılan putlara tapan kavmini, başlarına gelecek azaptan korkutmak, bir olan Allah'a ibadet etmek üzere peygamber olarak gönderildi. Kavmini Allah'tan başkasına ibadet etmemeleri hususunda uyarmış, aksi takdirde başlarına gelecek azabı haber vermiştir. Sonunda kavminin putperestlikten vazgeçmediğini görünce inanmayanları cezalandırması için Allah'a dua etmiş, (Şuarâ 26/118-119, Nûh 71/1-28)
Allah Nûh'un duasını kabul etmiş ve inkârcı kavminin tûfanla helâk edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir. (Hûd 11/36-39).
Nûh Peygamber, 480 yaşında iken uzunluğu 300, genişliği 50, yüksekliği 30 arşın olan 3 katlı bir gemi yapma emri almış ve bu emirden sonra geminin yapılacağı sedir ağaçları dikilerek büyümüş ve ancak 120 yıl sonra 600 yaşında gemi tamamlanmıştır.
Geminin her katı, 10 arşın yükseklikte idi. Geminin üst katında, içilecek su için depolar, yiyecekler için de iki yanına tahtadan dolaplar yapılmıştı. Tahta levhalar arasından su sızmaması için içerden ve dışardan ziftlenmişti.
Gemiye Nûh Aleyhisselâm ve 3 oğlu (Sam, Ham ve Yafes ile eşleri) binerler. Ama kendisine inanmayan hanımı Vâile ile oğlu Yam (Kenan) binmemişlerdir. Ayrıca kuşlar, hayvanlar, her canlı türünden erkek ve dişi olmak üzere birer çift, eti yenilenlerden ise 7 şer çift ve kendisine iman eden 6 kişi gemiye alınır. Gemiye binenlerin 80 kişi oldukları da rivayet edilir. Âdem Aleyhisselâm'ın, Cebrail Aleyhisselâm tarafından getirilen tabutu da gemiye alınır.
Nûh Peygamber 600 yaşına geldiğinde tûfan başlar, Göklerden boşalan yağmurlar, yerlerden fışkıran sular, seller bütün yeryüzünü tuttu. Hatta dağların tepesinden 15 arşın yükseldi. Güneşin ve ayın ışığı karardı. Dünya kararak gece ve gündüz bir oldu. Yağışlar 40 gün sürer ve suları yeryüzünü 150 gün kaplar.
Nûh Aleyhisselâm'ın gemisi, bütün dünyayı dolaştı. Önce Irak'tan sağ tarafa yönelip Habeş ülkesine ulaştı. Sonra Cidde tarafına yöneldi. Sonra Rum ülkesine yol almaya başladı. Sonra geri dönüp Mekke'ye yöneldi. Harem-i Şerif etrafında yedi kere dolaştıktan sonra Yemen'e doğru gitti. Oradan dönüp Cûdi Dağı'na ulaştı.
Yüce Allah, semaya: suyunu tut, yere de: suyunu yut emrini verip de yağışlar durduğu ve sular çekildiği zaman gemi Cûdi Dağı'na oturdu. Muharrem Ayı'nın 10 nuncu günü Nûh Aleyhisselâm ve gemidekiler karaya çıkar. Eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte boğulur. O gün gemi halkı şükür orucu tuttular.
Allah Nûh vasıtasıyla insanlar arasında bir ahid yapar. Bu ahde göre, insanların kanlı et yememelerini, insan kanı dökmemelerini ve çoğalıp yeryüzünü kaplamalarını emreder. Allah'ın bildirdiği kurallara uydukları takdirde bir daha tûfan gibi bir müsibet meydana gelmeyecektir.
Nuh Aleyhisselâm Musul'un üst tarafında Semanin denilen yerde, yanındakilerden her birisi için birer ev yaptı. Ekin ekti, bulunduğu yeri düzledi, onardı ve üzüm çubuğu dikti.
Bir müddet sonra Semanin halkı vebaya tutuldu. Nuh Aleyhisselâm ve oğullarından başka hepsi öldü.
Hz. Nûh kâfirlere karşı çok sert davranan ve çok şükreden bir kuldu.
Rivayete göre; Peygamber Efendimiz S.A.V. Bedir Savaşı'ndan sonra esirlerin durumunu müzakere ettiği sırada Hz. Ebubekir onlara iyi davranılmasını, Hz. Ömer ise öldürülmelerini önermiş.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz S.A.V. , Hz. Ebubekir'in Hz. İbrahim gibi olduğunu, zira onun, "Şimdi kim bana uyarsa o bendendir, kim de bana karşı gelirse artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin" diyerek kendisine inanmayanlara karşı yumuşak davrandığını, Hz. Ömer'n ise Hz. Nûh gibi olduğunu, zira onun da, "Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma" diye dua ederek inkârcılara karşı sert davrandığını söylemiştir.(Nûh 71/26)
Rivayete göre Nuh Aleyhisselâm'a, vefatı yaklaştığı sıralarda:
"Ey uzun ömürlü dünyayı nasıl buldun?" diye sormuşlar.
Nuh Aleyhisselâm:
"Onu iki kapılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğer kapısından çıktım" demiştir.
Nûh Aleyhisselâm kamıştan bir kulübe edinmişti.
"Keşke bundan daha sağlam bir ev yapsaydın?" denilince:
"Ölecek bir kimse için bu bile çok" demiştir.
Nûh Aleyhisselâm, bir şey yediği, bir şey içtiği, bir şey giydiği, bir şeye bindiği zaman:
"Elhamdüllillah" derdi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:
"Nûh'un 3 oğlu vardı. Sâm, Hâm ve Yâfes.
Sâm Arapların, Hâm Habeşlerin ve Yâfes de Rumların babasıdır." buyurmuştur.
Buna göre; yeryüzünde ki insanların tümü, Nûh Aleyhisselâm'ın zürriyetidirler. İnsanların birinci atası Âdem Aleyhisselâm, ikinci atası Nûh Aleyhisselâm'dır.
Rivayete göre:
Peygamberlerden, ümmeti helâk olan Peygamber, Mekke'ye gelir ve orada Allah'a ibadetle koyulur, vefatlarına kadar orada kalırlardı.
Nitekim; Nûh, Hûd, Salih ve Şuayp Aleyhisselâm'lar da Mekke'de vefat etmişlerdir. Bunların kabirleri Zemzem ile Hecerül Esved Rüknü arasındadır.
Nûh Tûfan'ından sonra 350 yıl yaşamış ve 950 yaşında vefat etmiştir.
0 Comments
Yorum Gönder