img.jpg-Selâm verdim rüşvet değildir deyi almadılar hikayesi-kuranbahcesi.blogspot.com
Halk arasında selâm için “Allah’ın selâmı” için şunu derler: 

-Allah’ın selâmını verdik, onu bile almadı diye serzenişte bulunurlar. 

Şair Fuzuli de ünlü mektubu Şikâyetname’ye “Selâm verdim, rüşvet değildir diye almadılar” şeklinde başlamış. Gelin geçmiş zamanın bu ünlü hikâyesini dinleyelim.

16. yüzyılın büyük Divan şairi Fuzuli, yalnız bir insandır. Yalnızlığını ifade ettiği şu beyitini çoğunuz bilirsiniz.

Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge 

Ne açar kimse kapım bad-ı sabâdan gayrı

Yani; şair o kadar yalnız birisidir ki evinin kapısından içeri sadece sabah rüzgârı girmektedir. Çileli geçen bir ömür, yalnızlık, yoksuzluk, kimsesizlik onun için kader olmuştur. 


Fuzuli, ana dili Türkçe dışında Arapçaya ve Farsçaya o derece hâkimdi ki üç dilde de divan sahibi olacak kadar.

Her üç dilde de oldukça güzel şiirler yazıyordu ama bunlar, o devirde onun geçim sıkıntısını aşmasına yetmedi.

Bir zaman geldi ki cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman, şairin yaşadığı şehir olan Bağdat’ı alınca (Yıl:1434), şair de yine bir umut belirdi. Bu şöhretli padişaha ve onun maiyetindekilere kasideler sundu ve onların iltifatına mazhar oldu.        Rüstem Paşa, Mehmed Paşa, İbrahim Bey, Cafer Bey gibi devlet büyükleri de bu övgüden nasiplerini aldılar.

Padişaha şairin kimsesizliği, yoksulluğu anlatıldı. O da; Bağdat’taki Osmanlı Vakıflarının zorunlu harcamalarından arta kalan paradan günlüğü 9 akçeye gelen bir maaş bağlattı. Fuzuli için bir umut ışığı doğmuştu ama sevinci kursağında kaldı. Devrin rüşvetçi memurları, Fuzuli’ye bu parayı ödemek için ondan rüşvet istediler. Şair, zaten fakir bir insan, üç kuruş maaşla geçinecek, rüşvet verecek parası bile yoktu.

Fuzuli, günden güne daha da fakirleşti ve Hille denilen Kerbelâ bölgesine göçtü, Hz. Hüseyin Türbesi’nin bekçiliğini yaparak geçinmeye çalıştı. Lakin, yine de cihan padişahının bu olaydan haberdar olmasını istedi. Kanunî`nin fermanlarına tuğra yapan Nişancıbaşı Celâlzâde Mustafa Çelebi’ye bir mektup yazdı.

Bu mektup Türk Edebiyatındaki en önemli mektuplar arasındaki yerini aldı. Çünkü, sanatlı ifadelerle dolu bir eserdi. Özellikle mektubun başındaki “Selâm verdim rüşvet değildir diye almadılar” ibaresi devlet dairelerindeki bozulmayı en veciz bir şekilde anlatması bakımından önemlidir. yıllar yılı söylendiği gibi maalesef günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

Şairin Kanuni’den ilgi beklediği açıktır. Hatta şair, maaşının bağlanmasını arzu ettiği gibi İstanbul’a gelmeyi de istemektedir. Lakin bu beklentilerinin hiçbiri gerekli ilgiyi görmemiştir. O devirde salgın hastalıklar çoktur ve Kerbelâ’da bir salgın hastalık çıkmıştır. Veba ya da koleradan şairin öldüğü bilinmektedir.

Fuzuli'nin “Selâm verdim rüşvet değildir diye almadılar” şeklinde ki cümlesi yıllardır söylene söylene bugüne kadar gelmiş ve bugün bile maalesef geçerliliğini geçerliliğini korumaktadır.