img.jpg- Ebu Hüreyre Radiyallahu Anh'ın Bir Rivayeti-kuranbahcesi.blogspot.com
Ebu Hüreyre Yemen'deki Ezd kabilesinin Devs koluna mensuptur. Ne zaman doğduğu belli değildir. İslâmdan önceki adı çeşitli kaynaklarda Abdüşems, Abdüamrr gibi farklı şekillerde kaydedilmektedir. Rasulullah (S.A.V.)  onun adını Abduurahman  olarak değiştirmiştir.

Künyesi ile ilgili en yaygın riyavet, kedi yavrularını elbisesinin eteğine koyup onlarla oynadığı için kendisine Ebu Hüreyre dendiği şeklindedir.

Künyesi olan Ebu Hüreyre kedicik babası anlamına gelmekte olup, ismi unutulmuş ve künyesi ile meşhur olmuştur. 

Binden fazla hadis (mükerrerleriyle birlikte 5374) rivayet etmesi sebebi ile  müksirin diye anılan 7 sahabi arasında ilk sırayı almaktadır.

Ebu Hüreyre (R.A.) bir hatırasını şöyle anlatıyor:

Öyle zamanlar olurdu ki, açlığın şiddetinden karnımı yere yapıştırırdım, bazen de açlıktan karnıma taş bağlardım.



Yine böyle bir gün, sahabilerin geçtikleri yol üzerinde oturmuştum. Hz. Ebubekir (R.A.) ile karşılaşınca ona, Kur'an_ı Kerim'den bir ayet sordum. Maksadım öğrenmek değil, durumumdan haberdar etmek, beni evine götürür ve karnımı doyurur diye bekledim. Ama olmadı. Derken Hz. Ömer (R.A.) geldi. Aynı şekilde ona da bir ayet hakkında fikrini sordum. Maksadım karnımı doyurmasıydı. O da açlığımın farkına varamayıp geçip gitti.  Daha sonra Ebul Kasım (S.A.V.) geldi. Beni görünce gülümsedi ve durumumu anladı.

Ey Eba Hirr (Kedi babası) dedi.

Lebbeyk Ya Rasulallah! (Buyurunuz emrinize hazırım) dedim.

Efendimiz (A.S.)

Ardımca gel. buyurdu ve yürüdü.

Rasulallah (S.A.) peşine takılıp Hane-i Saadete girdim. Ben geride bekliyordum.

Rasulallah (S.A.) eve girmem için izin verdi.

Evde yiyecek namına bir bardak süt vardı.

Rasulallah (S.A.) annelerimize bu süt nereden geldi ? diye sordu.

Cevap verdiler:

Ey Allah'ın Rasulü filan kişi bunu sana hediye olarak getirdi.

Rasulallah (S.A.) bana dönerek:

Şimdi Ashab-ı Suffa öğrencilerini bana çağır! buyurdu.

Ehhli Suffa, müslümanların misafirleri olup, aileleri ve malları yoktu.

Rasulallah (S.A.) kendisine gelen hediyelerin bir kısmını onlara verirdi.

Diğer öğrencilerin çağırılmasını üzülmüştüm. Aç ve mecalsiz haldeyken bu bir bardak sütü kendim içmeli değilmiydim. Hem kime yeterdi. Onlar gelince bana bir şey kalmayacak diye üzüldüm.

Hemen kendimi toparladım. Ebu Hüreyre böyle şeyler düşünmemeli dedim kendi kendime. Zira, o sevgili Resule itaat, Allah'a itaat demekti.

Hemen Ashab-ı Suffe'nin yanına vardım. Öğrencilerin sayısı Efendimiz (A.S.) tarafından sefere veya göreve gönderilmemişse 70-100 civarında olurdu.

Onlarda gelerek izin alıp oturdular.

Rasulallah (A.S.):

Ey Eba Hirr!

Lebbeyk Ya Rasulallah!

Şimdi şu süt bardağını al ve misafirlere ikram et.

Gelenler sıraya süt bardağını alıyor, doyasıyla içtikten sonra geri veriyordu.

Dolaştırdığım bir bardak süt herkese yetmişti. Sıra Resulü Ekrem (A.S.) e gelmişti. Kâinatın Efendisi bardağı eline aldı ve bana dönerek:

Ya Eba Hirr!

Lebbeyk!  Ya Rasulallah!

Süt içmeyen bir sen kaldın, bir de ben.

Hadi otur da iç dedi.

Oturdum içtim. 

Tekrar iç dedi.

Ben yine içtim.

İç dedi. 

Ben yine içtim.

O içmemi söyledikçe ben içmeye devam ediyordum. 

Tekrar iç.

Ey Allah'ın Resulü. Artık içemiyorum. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki, sütün gideceği yer kalmadı dedim.

Öyleyse bardağı bana ver? dedi 

Rasuallah (A.S.) Allah'a hamdetti. Besmele çekti ve kalan sütü içti.