kuran-meali.png-Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Kur'an Meali-kuranbahcesi.blogspot.com


KALEM SURESİ -68-





1 – Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.


2 – Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.

3 – Kuşkusuz senin için tükenmez bir ecir var.

4 – Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.

5 – Sen de göreceksin, onlar da görecek.

6 – Hanginizde imiş o fitne ve cinnet.

7 – Doğrusu Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O’dur.




8 – O halde, yalanlayıcılara itaat etme.

9 – Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

10 – Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,

11 – Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,

12 – Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,

13 – Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı,

14 – Mal ve oğulları var diye (böyle davranır).

15 – Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: “Eskilerin masalları” der.

16 – Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacağız.

17 – Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdiğimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

18 – İstisna da etmiyorlardı (“inşaallah” demiyorlardı).

19 – Fakat onlar uyurken dolaşıcı bir belâ onu sardı da,

20 – Bahçe simsiyah kesiliverdi.

21 – Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:

22 – “Haydi, devşirecekseniz erkenden ekininize gidin” diye.

23 – Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.

24 – “Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın” diyorlardı.

25 – (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.

26 – Fakat bahçeyi gördüklerinde: “Biz herhalde yanlış gelmişiz” dediler .

27 – “Yok, biz mahrum edilmişiz.” (dediler).

28 – İçlerinde en makul olanı şöyle dedi: “Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememiş miydim?”

29 – “Rabbimizi tesbih ederiz, doğrusu biz zalimler imişiz.” (dediler).

30 – Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.

31 – Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgınlarmışız.

32 – Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umarız.

33 – İşte azap böyledir. Elbette ahiret azabı daha büyüktür. Fakat bilselerdi.

34 – Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında nimetleri bol bahçeler vardır.

35 – Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?

36 – Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?

37 – Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?

38 – O kitapta, “beğendiğiniz her şey sizindir” diye mi yazılı?

39 – Yoksa, “ne hükmederseniz mutlaka sizindir” diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

40 – Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?

41 – Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.

42 – O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.

43 – Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.

44 – Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.

45 – Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.

46 – Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?

47 – Yoksa gayb onların yanlarında da onlar mı yazıyorlar?

48 – Rabbinin hükmüne sabret, balık sahibi gibi olma. Hani o öfkeye boğulmuş da nida etmişti.

49 – Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.

50 – Fakat Rabbi onu seçti de iyilerden kıldı.

51 – O kafirler Kur’ân’ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar “o bir deli” diyorlar.

52 – Halbuki o âlemler için bir öğüttür.