kuran.png-Hadis-kuranbahcesi.blogspot.com
Hadisler, ihtilâfa düştükleri konularda insanları aydınlatan, böylece onlar için hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'in kendisine indirildiği bir peygamberin sözü olarak üstün bir değer ifade eder.      

Kur'an'ı herkesten iyi anlayan ve ayetlerdeki ilahi maksadın ne olduğunu en iyi bilen Allah Resulünün görüşü olarak da büyük önem taşır.

Sözlük anlamı yeni demek olan hadis sözcüğü, eski kelimesinin zıddıdır. Dolayısıyla sözün, bir olayın veya hadisenin sözlü olarak anlatılması demek olan hadis, sünnet kelimesinden çok farklıdır. 

Hadis, sözlü ve şifahi olanı ifade ederken sünnet davranışa özgü olanı ifade eden bir kavramdır. Bununla beraber İslam geleneğinde Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerine karşılık olmak üzere hadis ile sünnet sözcüklerinin eş anlamlı olarak kullanılması yaygınlık kazanmıştır.

Hz. Peygamber'in hadisleri ve sünneti, sağlığında olduğu gibi daha sonra da tüm Müslümanlar için en temel bilgi ve hikmet kaynağı olmuştur. Sünnetin temel kaynağı Kur'an olmakla birlikte hadisler sünnetin sonraki kuşaklara aktarılmasında önemli bir nakil aracıdır.

Hadis, Kur'an-ı Kerim'de ilahi bir haber anlamında Kur'an'ın karşılığı olarak kullanıldığı gibi kıssa veya haber anlamında da kullanılır. Hz. Peygamber de zaman zaman Kur'an'dan söz ederken ahsenü'l-hadis (sözlerin en güzeli), hayrü'l-hadis (sözlerin en hayırlısı), asdaku'l-hadis (sözlerin en doğrusu) tabirlerini kullanmıştır.

Hadisler; bize Kur'an-ı Kerim'i getiren, onu öğretip açıklayan ve dinin nasıl yaşanması gerektiğini uygulamalı bir şekilde öğreten Peygamber Efendimizin sözleridir. 

İlk İslâm büyüklerinin sık sık tekrarladıkları bir vecize vardır: 

“Hadisler dindir; dininizi kimden öğrendiğinize dikkat ediniz.” 

Bu sözün söylendiği devirde hadisler henüz kitaplara geçmediği için, Peygamberimizin buyrukları, onları rivayet eden muhaddislerden öğreniliyordu. Onlar bu sözle, hadislerin güvenilir, dikkatli ve titiz kimselerden öğrenilmesi gerektiğini anlatıyorlardı.

Din demek olan hadisler, bütün bir hayatı kaplar. Sabah uyandığımız andan, akşam tekrar yatağa yattığımız zamana kadar, yani yirmi dört saat boyunca hayatımıza dinin yön vermesi gerekir. 

Peygamber Aleyhisselamın bize en güzel örnek olduğunu bildiren ayeti kerime (Ahzab suresi 33/21), onu kendimize model almamızı tavsiye etmektedir.            

Resulü Ekrem Efendimiz evinde nasıl yaşardı? Sokağa nasıl çıkardı? Yolda nasıl yürürdü? Gördüğü insanlara nasıl davranırdı? Mescide vardığı zaman ne yapar, nasıl ibadet ederdi? İslamiyeti öğretme metodu neydi? Henüz Müslüman olmayanlara karşı tutumu ve onlara İslamı tebliğ şekli nasıldı?  Hayvanlara, hatta eşyaya karşı nasıl bir tavır takınırdı? Bütün bunları ve daha başka hususları öğrenmemiz, İslamiyeti doğru şekilde yaşayabilmemiz Allah'ın Resulünü tanımamıza, Allah'ın Resulünü tanımamız da hadisleri öğrenmemize bağlıdır.

Bir hadis duyduğumuzda bunu hemen sahihtir diye kabul etmeli miyiz? Değilse bu hadisi nasıl bir süzgeçten geçirmeliyiz?

Hadisler, onları rivayet eden insanların az veya çok güvenilir olmasına göre, sahih, hasen ve zayıf diye üçe ayrılır. Zayıf, uydurma demek değildir. O da Peygamberimizin sözüdür. Ama diğer ikisi kadar güvenilir bir şekilde gelmemiştir. Peygamberimizle hiç ilgisi olmayan rivayetlere ise uydurma anlamına mevzu denir.
Bazı alimler sadece sahih hadislerin bir kısmını kitaplaştırmışlardır. Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim böyledir. Onlardaki bütün hadisler sahihtir. Diğer hadis kitapları ise hadisin her üç derecesini de ihtiva ederler.

Bize düşen görev, duyduğumuz bir hadisin güvenilir, yani sahih ve hasen olup olmadığını araştırmaktır, onların hangi kitaplardan alındığına bakmaktır. 

Bir kitapta zayıf bir şekilde rivayet edilen, bir başka söyleyişle bir hadis alimi tarafından zayıf diye değerlendirilen bir hadis, bir başka kitapta daha güvenilir bir şekilde rivayet edilmiş olabilir. Bu sebeple zayıf rivayetleri hemen kaldırıp atamayız. Onların Hz. Peygamberin sözü olabileceğini düşünmek zorundayız.

Kütüb-i Sitte diye anılan altı önemli hadis kitabı vardır. İslam alimleri bunları değerli kabul etmişlerdir. İlk ikisi Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'dir. Diğerleri Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbni Mace'nin Sünen adlı eserleridir. Malik b. Enes'in Muvatta, Darimi'nin Sünen, Ahmed b. Hanbel'in Müsned adlı eserleri de alimlerimizin güvenilir bulduğu hadis kaynaklarıdır. Hatta Malik b. Enes'in Muvatta'ı Kuzey Afrika ve Endülüs'teki Maliki Müslümanlar tarafından Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'den daha güvenilir kabul edilmektedir. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i dışındakiler Türkçeye tercüme edilmiştir. Bir de bu saydığımız hadis kaynaklarından seçerek meydana getirilen hadis kitapları vardır. Nevevi'nin ünlü Riyazü's-salihin'i böyledir. Bu tür seçme eserlerdeki hadislere de güvenilir.

Bu eserleri hiç değilse ismen bilmeli, duyulan hadislerin onlarda olup olmadığına dikkat etmelidir. Gerektiğinde ise hadisle meşgul olanlara sorup öğrenmelidir.

Bugün Sünneti yaşamak ne kadar mümkün? Sünneti yaşama konusunda öncelikleri hangi konulara vermeliyiz?

Hz. Peygamberin, hayatı bütün yönleriyle kapsayan yaşama biçimine ve bize örnek olan davranışlarına sünnet diyoruz. Hayatta olduğumuz sürece sünneti bütünüyle yaşamaya gayret etmemiz gerekir.

Sünnet sadece ibadetlerle, Hz. Peygamberin neleri, nasıl yiyip içtiği ile ilgili değildir. Sünneti yaşamak; Allah'ın elçisinin kendisine yakın, uzak bütün insanlara, hatta bütün varlıklara nasıl davrandığını öğrenerek onun gibi yaşamaya gayret etmektir. 

Biz, Allah Teala'nın emrettiği gibi, Resulünün bize uygulamalı olarak gösterdiği her şeyi benimseyip yaşamalıyız. Şunlardan uzak durun buyurduğu her şeyden kaçınmalıyız. Bunları öğrenmek, yine hadis okumakla mümkündür.

Sünneti yaşama konusunda önceliğe gelince, bunlar, günümüzde unutulan ve ihmal edilen sünnetler olmalıdır. Sade yaşamak, elindeki maddî imkânı fakir ve yoksulla paylaşmak, isteyeni geri çevirmemek bugün unutulan ve ihmal edilen sünnetlerden bazılarıdır. Hadis kitaplarını dikkatle okuyarak bunları kolayca tespit edebiliriz.

(alıntı)